1928 yılı Sovyetler Birliği tarihindeki önemli bir dönemin başlangıç tarihidir. Bu tarihte Bolşevik Partisi içerisinde Stalin'in başını çektiği grup, iktidarı ele geçirerek kendi sosyalizm vizyonunu uygulamaya koymaya başlamıştır. Sovyet Rusya'nın bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi açısından önemli adımların atılmış olduğu bu dönemde bir yandan da uzun vadede komünizme yönelik gerçek bir toplumsal dönüşümün gerçekleşmesini sağlayabilecek değerli insanların sistemden tasfiye edilmeleri söz konusu olmuştur. Kısaca söyleyecek olursak uzun dönemdeki yenilginin tohumları atılmıştır.
1928 yılı başlayan ve 1936'da belirli bir olgunluğa erişen sekiz yıllık süreç sonucunda Stalin, ünlü bir konuşmasında sovyet toplumunun artık birbirini dışlayan çıkarları olan, rekabet halindeki sınıflara değil de birarada hareket eden kaynaşmış bir işçi - köylü ittifakına dayalı bir toplum halini aldığını belirtmiştir. Stalin için bunun diğer bir anlamı sosyalizmin ileri bir aşamasına geçildiğidir.
90'ların ortasından itibaren yönetim sorunu ile boğuşan Türkiye'de de 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesi ile birlikte yeni bir dönem başlamıştır. 8 yıllık sürecin sonunda ortaya çıkan tablo ise Sovyet Rusya'dakine benzer bir durumu göz önüne sermektedir. Sola ait tüm değerlerin soyutlanarak yaratılan ve medyada daha önce hiç olmadığı kadar çok yer alarak ideolojik aygıt rolünü yerine getiren bir "sol" ve yapılan anayasa referandumu ile geçilen ileri demokrasi safhası.
İnsan ister istemez soruyor, ileri sosyalizme geçişin ardından gelen yıl içerisinde Rusya'da yaşananların bir benzeri bizdeki ileri demokrasi koşulları altında yaşanır mı acaba diye.
0 comments
Post a Comment